Interaction Design – Tasarım Ama Nasıl?

Uzun süredir ilgimi çeken bir başlıkta Coursera üzerinden bir kurs almaya başladım ve bu kurs sayesinde öğrendiğim bilgilerden bazılarını sizinle de paylaşmak istiyorum. Kurs “interaction design (etkileşim tasarımı)” hakkında, konuyu temelden alıp çok güzel bir dille anlatıyor ve daha ilk derslerden çok faydalandığımı söyleyebilirim. Öğrenmek isteyenler için kurs bilgileri şöyle: https://www.coursera.org/learn/human-computer-interaction?

İlk derslerde öğrendiğim temel şeyler:

  • İyi bir tasarım görünmezdir. (good design=invisible) Yani tasarım kullanıcı tarafından doğal bir şelikde hareket edilmesini sağlamalı ve hiç fark edilmemeli.
  • Kötü tasarım insan hayatına, zamana ve paraya mal olabilir. Örnekler çok, ama mesela benzin göstergesi alakasız bir yere koyulmuş bir uçak paneli, gerekli sürede fark edilmeyi engelleyebilir.
  • Prototip yapmak tasarım sürecinin en önemli ayağıdır ve dikkat edilmesi gerekenler:
    • Prototip yapmak sınırsız soru sormayı gerektirir, ne kadar çok soru o kadar iyi çıktılar.
    • Prototip sona erdirilmek zorunda değildir.
    • Prototipleri kenara koyarak yenisine odaklanabilmeliyiz.

Tabi ki bu konuda uzun yıllardır çalışan firmalar da var ve yukarıdaki prensiplerin belki de konseptin doğmasına yaptıkları çalışmalar ile öncülük yapmışlar ve halen faaller. Önreğin Apple mousenu tasarlayan IDEO firması. Hikayesini bir slayt show ile sitelerinde anlatmışlar. Bu bağlantı ile https://www.ideo.com/about inceleyebilirsiniz. Hızlıca iki videoda da bakış açıları ve elde ettikleri sonuçları görebilirsiniz.

Mesela kurucularından birisinin ilk laptop tasarımı hakkındaki şu kısa videosu bence mükemmel ve tüm o tasarım sürecinde kalemin araya düşeceğini öngörmek inanılmaz:)

Bir diğer güzel videoda IDEO tasarım işleyiş sürecini görmemiz için vesile oluyor, günümüzde karşılaştığımız sadece tasarım değil tüm iş problemlerinde yaklaşım olarak faydalanabileceğimizi düşünüyorum.

Ideonun dili ile design thinking:

Son olarak Boeing kokpitinin tasarımlarında aktif olan Teague https://teague.com firması da bence inanılmaz işler çıkarmış. Zamanında ilk tasarım aşamasında bir uçağı hangarda maket olarak tüm ayrıntıları ile yapmışlar, kokpiti tasarlarken en küçük ayrıntıyı ve insanların gerçek hayatta ne yapacaklarını görebilmek için insanları ve uçuş ekibini gerçek bir uçuşa gelir gibi hazırlanıp maketin içinde yerlerine oturuncaya kadar izleyerek çalışmalarının sonuçlarını görmüşler ve defalarca bunu tekrarlayıp tasarımı ortaya çıkarmışlar.

Sonuç olarak tasarım hayatımızın tam ortasında ve her geçen gün önemi artıyor. Birileri de bu işe gerçekten kafayı takmışlar. Umarım ben de az da olsa öğrenebilirim.

Design photo created by freepik – www.freepik.com

Dünyanın En İyi Üniversitelerinden 10 Ücretsiz Ders

Önceki yazılarımda bahsettiğim MOOC kaynaklarını hep göz önünde tutuyorum ve fırsat buldukça kendim ve çevremdekiler için beğendiğim kursları inceliyorum. Bu yazımda Coursera sayfası vasıtasıyla ulaşılabilecek çeşitli alanlarda 10 farklı kursu sizinle paylaşmak istedim. Vakit ayırıp kendini geliştirmek için bulunmaz fırsat olan bu kurslar asıl olarak ücretsiz olmakla beraber bazıları ücret karşılığında uluslararası kabul imkanı sunan Verified Certificate de sunuyor.

Michigan Üniversitesi – Finansa Giriş (Michigan University – Introduction to Finance)

5 Ekim’de başlayacak kurs 15 hafta sürüyor ve finans konusunda temel noktaları katılımcılara sunmayı hedefliyor. Finans Profesörü Gautam Kaul tarafından aktarılan eğitim kendi alanında Coursera içerisinde en önde geliyor, Türkçe altyazı sunması da önemli bir artısı.

https://www.coursera.org/course/introfinance

Wesleyan Üniversitesi – Sosyal Psikoloji (Wesleyan University – Social Psychology)

Coursera kurslarında en fazla talep gören kurs olarak öne çıkan Sosyal Psikoloji insanoğlunu anlamak için güzel bir fırsat. Kursun son oturumu başlamış ancak halen kayır kabul ediyor. Yaklaşık 7 hafta süren kurs Profesör Scott Plous tarafından aktarılıyor.

https://www.coursera.org/course/socialpsychology

Pennsylvania Üniversitesi – Pazarlamaya Giriş (University of Pennsylvania – Introduction to Marketing)

İnsanların uzun süredir kafa yorduğu ve her geçen gün gelişen pazarlama kavramını daha iyi anlayabilmek için temelden hareket etmek gerekiyor. Bu anlamda Pazarlamaya Giriş kursu önemli bir kaynak, alanlarında öncü üç profesör tarafında aktarılan bu kurs müşteri karar süreçlerinde pazarlamanın nasıl daha etkin rol alabileceğinin temellerini anlamak için faydalı.

https://www.coursera.org/course/whartonmarketing

Duke Üniversitesi – Mantık ( Duke University – Think Again: How to Reason and Argue)

Neyi, neden yaparız, neden satın alırız, bazen çok mantıksız görünse de neden isteriz hiç bu sorular aklınıza takıldı mı? Bunlar olmasa da benzerleri kesin hepimizin aklından bir ara geçmiştir, işte bunların altında ne yatıyor neye göre hareket ediyoruz Mantık kursu bu temelleri bize aktarıyor.

https://www.coursera.org/course/thinkagain

Pennsylvania Üniversitesi – Operasyon Yönetimine Giriş (University of Pennsylvania – Introduction to Operations Management)

Süreç analizi, iş akışları, verimlilik ve kalite yönetimi gibi alanlarda çalışıyorsanız veya bu alanlarda kendiniz geliştirmek istiyorsanız dünya standartlarında bir öğrenme imkanı sunan kursu kaçırmamanızı öneririm.

https://www.coursera.org/course/whartonoperations

Edinburgh Üniversitesi – Felsefeye Giriş (University of Edinburgh – Introduction to Philosophy)

Felsefe konusunu hep merak edip bir türlü vakit ayıramadıysanız işte size fırsat bu kurs tam size göre, ilginç yanı da her alt başlığı ayrı bir eğitimcinin aktarıyor olması. Türkçe altyazı ile sunulması da ayrıca önemli bir yanı.

https://www.coursera.org/learn/philosophy/home/info

Stanford Üniversitesi – Makine Öğrenmesi (Yapay Zeka) (Stanford University – Machine Learning)

Dünyada yapay zeka ve makine öğrenmesi alanlarında çalışmaları ile tanınan öncü isimlerden Profesör Andrew NG tarafından aktarılan kurs alanında önemli bilgileri sunuyor. Kimilerine teknik gelecek olsa da bundan sonraki hayatımızın temellerinin atıldığı bir içerik olduğu kesin.

https://www.coursera.org/learn/machine-learning/home/info

Andrew NG – Yapay Zeka konusunda ilgi çekici bir aktarımı:

Stanford Üniversitesi & UBC – Oyun Teorisi (Stanford University & UBC – Game Theory)

Satranç, poker vb. pek çok oyun temel bir mantığa dayanır ve aslında fark etmesek de hayattaki pek çok şey siyasi partilerin yarışı, firmalar arasındaki rekabet ve tüketici hareketleri bu mantıktan izler taşımakta. Oyun Teorisi kursu bu temel mantığı açıklamayı hedefliyor. Yaşadıklarımızı daha iyi analiz edebilmek ve kimi zaman fark etmeden karşılaştığımız bu alt belirleyici teoriyi bilmek güzel olsa gerek.

https://www.coursera.org/course/gametheory

Kaliforniya Üniversitesi – Proje Yönetimi (California University – Project Management: The Basics for Success)

Proje yönetimi büyük kurumlarda özel ekiplere emanet edilen bir alan ve uzmanlaşma gerektirdiği durumlar çok fazla. Bunun dışında takım yönetimin de burada önemi yüksek. Bunların hepsi için Proje Yönetimi eğitimi önemli bir kaynak, temel tanımları, teknikleri ve yönetim esaslarını suna bir eğitim.

https://www.coursera.org/learn/project-management-basics

Pennsylvania Üniversitesi – Oyunlaştırma (University of Pennsylvania – Gamification)

Coursera’dan aldığım ilk kurs olan Oyunlaştırma bana önemli katkıda bulundu, özellikle Türkiye’de konu hakkında yapılandırılmış bir eğitim bulmak oldukça zor. Hayatın her alanında özellikle şu an çalıştığım İK ve eğitim alanında önemli yansımaları olan oyunlaştırmayı öğrenmek için çok önemli bir kaynak olduğunu düşünüyorum.

https://www.coursera.org/course/gamification

Öğrenmenin Yeni Şekli – MOOC

MOOC – Massive Open Online Classroom – wikipedia Türkçede uzun süre içerik bulamamıştım, geçenlerde baktım güzel bir tanımlama yapılmış: Kitlesel çevrimiçi açık ders.

Teknik tanımını aşarsak 2012 yılında ilk kez tanıştığım bu yeni öğrenme şekli bana ne ifade ediyor kısaca değineyim;

  • Açık – yani kimsin, nesin, kaç yaşındasın, tc kimlik no vb. geçelim bunları ne olursa nerede olursan, nasıl olursan ol yeter ki öğrenmek iste (başlarda ücret konusunda daha “açık”lardı şu sıralar bakıyorum artık içerikler ücretli olmaya başladı :))
  • Kalabalık – en son aldığım kursta 10 binlerce kişi vardı, siz düşünün yoklamanın zorluğunu 🙂
  • Teknolojik – teknolojinin her hali kullanılıyor diyeyim, Eğitim Yönetim Sistemleri, video içerikler, online testler, ortak değerlendirme ve sınav sistemi, sosyal medya grupları vb. yani öğrenmenin yeni hali…
  • Gelişim – Öğrenmek teknik olarak mümkün, çok teknik bir bilgisayar eğitimi için bile bir kaynakken, Çince öğrenmek için veya Topluluk Önünde konuşma için de bir kaynak olabiliyor kısaca isteyenin her anlamda gelişebileceği bir ortam
  • Gelecek – Nasıl gideriz bilmiyorum ama hem kurumsal anlamda hem üniversitelerimiz için buradan görünen yeni denizler kıtalar gibi geliyor bana şu ana kadar dünyanın kaplumbağa sırtında olduğunu düşünüyorduk sanırım, MOOC eğitim dünyasında yeni bir keşif olacak o kesin 🙂
  • En iyiler – Stanford, Duke, UCLA vb. Amerika ve Dünya’nın en iyi üniversiteleri bu alanda içerik sunuyor ve gelişiyor, bunlardan ders almayı hayal etmek bile bir zamanlar hayaldi – Kısaca artık hepimiz için “Oxford var gidebiliriz”

Coursera kurucularından Daphne Koller’in konu hakkındaki bir Ted Konuşması:

Kendini geliştirmek isteyen birisi için öğrenmenin bu yeni şekli bence bulunmaz nimet, MOOC’lardan bildiklerimi aşağıda sıralıyorum. Tarz ve içerik sunma mantıkları farklı olsa da her isteğe özel bir sayfa var. Umarım yararlı olur.

www.coursera.org

https://www.edx.org/

https://www.futurelearn.com/

https://www.udemy.com/

https://www.france-universite-numerique-mooc.fr/cours/

https://www.udacity.com/

https://iversity.org/

http://www.khanacademy.org.tr/

https://novoed.com/

https://www.class-central.com (MOOC listesi)

2015 VE SONRASINDA TEKNOLOJİ BİZE NELER SUNACAK? – 5 – CLOUD COMPUTING / BULUT BİLİŞİM

Şu an teknoloji konularına biraz meraklı ve gelişmeleri takip eden bir bakkal düşünelim, işini biraz geliştirmek istiyor, interneti, sipariş sistemini, küçük bir müşteri tanıma uygulamasını ve raporlama aracını kullanacak, kim, ne zaman, neyi, nasıl ve ne kadara ister, indirim mi takip eder yoksa önüne ne gelirse alır mı bilmek istiyor ki müşterilerini daha iyi tanısın memnun etsin ve iş hacmi artsın, bunu yapması için dev bilgisayar sistemlerini satın almasına, yazılım firmaları ile seneler süren projeler yürütmesine, yüzlerce danışman ile çalışmasına, hataları engellemek için uzun süren testler yapmasına ve bunlar için varını yoğunu satacak kadar para harcamasına gerek var… desem yalan söylemiş olurum 🙂

Yapması gereken yok… zira artık bunlar her geçen gün gelişen ve yaygınlaşan bir halde bulut servisleri ile kendisine sunuluyor.

Kısaca konuyu tanımlamak için her zamanki gibi wikipedia yeterli;

“Bulut bilişim (Cloud computing) veya işlevsel anlamıyla çevrim içi bilgi dağıtımı; bilişim aygıtları arasında ortak bilgi paylaşımını sağlayan hizmetlere verilen genel ad. Bulut bilişim bu yönüyle bir ürün değil, hizmettir; temel kaynaktaki yazılım ve bilgilerin paylaşımı sağlanarak, mevcut bilişim hizmetinin; bilgisayarlar ve diğer aygıtlardan elektrik dağıtıcılarına benzer bir biçimde bilişim ağı (tipik olarak İnternet’ten) üzerinden kullanılmasıdır.”

Aşağıdaki video da konuyu güzel bir şekilde özetliyor.

Uzun süredir gündemde olan bulut bilişim her geçen gün gelişiyor. Aslına bakılırsa bu durum internetin ve bilgisayar teknolojilerinin gelişimini ve insanoğlunun ona bakışını da değiştirecek gibi duruyor. Zira bilgisayar ve internet ile ilk tanıştığımız yıllarda hepimiz birer bilgisayar aldık, şu an sanırım bir kutuda, depoda veya çoktan dönüştürülmüş olabilirler, yetmedi içlerine yüksek meblağlar ödeyerek yazılımlar kurduk, bunları defalarca güncelledik, eskiyen yazılımları kaldırdık yenilerini kurduk ve bu hala devam ediyor…

Ancak bu kısır döngünün sonuna geliyoruz. Şöyle bir soru sorsam internet hatta evimizdeki bilgisayar birer kamu hizmeti haline gelebilir mi? neden olmasın, bu teknolojinin temelleri bulut bilişime dayanacak. Şu an bile teknolojiyi hem donanım hem yazılım olarak takip etmek çok büyük meblağlara mal olmakta, bu bireyden dev kurumlara kadar ölçekli bir şekilde artan tutarlara ve hayal edilemeyecek meblağlara ulaşıyor.

İnternet ve bilgisayar teknolojileri bir lüks olmaktan hepimiz için ve her iş kolu için çoktan çıktı, bir zorunluluk ve mecburiyet, e-devlet kapısı diye bir uygulama ülkemizde devreye girdi, yani bu işler artık öyle karanlık odalarda çalışan, oturmaktan şişmanlamış, arada sırada işimiz düşen adamların işleri değil hepimiz her an bunlara muhtacız, isteyerek veya istemeyerek kullanıyoruz, bunlar birer fayda ürünü haline geldiler. Peki elektrik gibi, su gibi bu sistemlerde bize birer kamu hizmeti olarak sunulsa ne olur? Çok güzel olur, olacak 🙂 konu ile alakalı güzel bir video:

Şöyle hayal ettim, şu ankinden on kat hızlı bir bilgisayara, on kat hızlı bir ağ altyapısı ile ulaşıyorum, yazılımları kullanım alışkanlıklarıma göre bu sistemde seçenekli olarak alıyorum, kurulum derdim, evime hangi bilgisayarı alsam derdim, teknik işlere meraklı bir arkadaş edineyim derdim yok 🙂 Bir de bunu çalıştığınız şirketler için düşünün, nasıl bir tasarruf potansiyeli olduğunu, veya daha farklı bir bakışla bu pazarın ne kadar büyüyebileceğini hayal etmek zor değil.

Konuyu özetleyen bir özlü söz ile bitireyim:

Beyin bedeva (!) attım hafızaya / buluta gerekeni yaptım 🙂 niye hamallık yapayım…