2035’e geldiğimize bilgisayarlar bizim tüm düşünme, karar alma ve duruma göre hareket etme gibi insan olmamızı sağlayan yetilerde bize yetişecekler…
Yani aslında başlangıçta çok basit işler için geliştirdiğimiz makineler bizden daha zeki olacaklar. Şu an bile pek çok işletmenin kullandığı programlar milyonlarca datayı saniyeler içinde işleyip kural setlerine göre karar oluşturabiliyor.
Daha önce zaten pek çok kez programlar/cihazlar bizden daha zeki olabileceklerini gösterdiler, ancak bunlar daha çok sınırlı durumlarda veya özelleşmiş başlıklarda olabiliyordu. Örneğin Kasparov ve Deep Blue Satranç maçı bu anlamda verilebilecek en güzel örnektir.
Bugün çok daha farklı bir yerdeyiz, bu tip güç gösterilerine gerek yok, artık belli bir alan değil her yer yapay zeka için oyun alanı haline gelmiş durumda. Bir alışveriş sitesine girdiğimizde tıklamalarımıza göre bize teklifler oluşturuluyor, ilgi alanlarımız hakkında veri toplanıyor. Haber sitelerinde ve internetteki ziyaret ettiğimiz sayfalarda yaptıklarımız bu programlar tarafından takip edilebiliyor ve çeşitli analizlere veri oluşturuyoruz. Şu ana kadar daha çok tüketim alışkanlıklarını ve müşteri ilişkileri yönetimi anlamında bu programlarla karşılaştık diyebiliriz.
Ama şöyle bir hayal kuralım beraber, bir program tüm interneti takip edebiliyor, biz artık tv dahil herşeyi internetten izliyoruz, öğreniyoruz ve neredeyse günümüzün tümünde internet üzerinde hareket ediyoruz, program yapay zeka işlevleri ile bizi takip ediyor, eğilimlerimizi, araştırmalarımızı, o sırada aklımızdan geçenleri tahmin ediyor ve bu tahminlerde daha önceki hareketlerimizi analiz edip bizim ne yapacağımız hakkında kararlar oluşturuyor ve daha da ileri gidip bizim istediğimizi örneğin alacağımız bir koşu bandını tahmin edip eve gönderebiliyor, ya da erken rezervasyondan bize otel ayarlıyor, okuyacağımız haberleri bize özet olarak seçip okuyor… bundan sonrası sonsuzluk… zira bizim düşünce gücümüzün sınırları bizim yaptığımız makineler tarafından aşılmış durumda asıl soru bunu kendimize yedirebilecek miyiz? Şu ana kadarki tarihimize bakarsak insanoğlu bunu kabul etmekte oldukça zorlanacak ve herşeyle olduğu gibi onunla da savaşacak bunu tahmin etmek zor değil…
Konu hakkında izlemenizi önerebileceğim güzel bir film ve temel bir konuşma ile kapatalım:
Bu bloğu açmaktaki amaçlarımdan bir tanesi de araştırıp edindiğim bilgileri buradan paylaşmaktı, Teknoloji Meraklarım başlığını bu paylaşımlarım için kullanacağım. Teknoloji tabi çok geniş bir başlık ben burada benim ilgimi çekenleri ele alacağım, değineceğim tüm konular kendi hayatımda da benim için çok değerli merak etme, araştırma ve öğrenme deneyimleri.
Bu başlıkta ilk yazımı oluştururken seçecek o kadar çok başlık vardı ki karar vermekte zorlandım, o sırada okuduğum bir makale bana fikir verdi. Tek tek ele alacak çok konu var, ancak hem yılın ilk ayında olmamamız hem de bir giriş yazısı olarak 2015 yılında ve daha sonrasında teknoloji dünyasından hayatlarımıza nelerin yansıyacağını ele alan bir yazının uygun olabileceğini düşündüm. Evet başlığımda yukarıdaki gibi “2015 ve sonrasında Teknoloji Bize Neler Sunacak?” şeklinde oluştu. Sözü uzatmadan başlayayım.
Başlangıç olarak bu yazı dizisinde ele alacağım başlıkları sıralayayım, evet bazıları şimdiden hayatımıza girdi bunların bazıları önümüzdeki yıllarda güçlerini ve yaygınlıklarını artırırken, bazıları ile yeni karşılaşacağız.
2015 yılı ve sonrasında Teknolojinin Bize Sunacakları:
Internet of Things – Aklınıza gelen tüm akıllı sistemler – akıllı ev, araba vb.
AI – Artificial Intelligence – Yapay Zekâ Uygulamları
3d Printing
Mobil Cihazlar / Uygulamalar
Cloud(Bulut) Servisleri
Robotlar ve Dronelar
Big Data
Augmented Reality
Kickstarter Crowdfunding Mantığı
Giyilebilir Cihazlar
Internet of things (IoT)– Nesnelerin İnterneti
İlk başlık aslında her şeyi kapsıyor denebilir, nedir bu IOT? Haydi başlayalım 🙂
Biz aletleri keşfettik, onları geliştirdik, kullanmakta ustalaştık şimdi de onlara kendi kendilerine bize göre adapte olma imkanı veriyoruz.
Tüm cihazların internete bağlandığını, internete bağlı olan bu cihaz sistem vb. tüm nesnelerin kendi içinde ve bizim ile iletişim sağlayabildiğini düşünelim, düşünelim diyorum ancak uzun süredir düşünmenin ötesine geçtik artık bunu yaşıyoruz ve önümüzdeki dönemde de çok daha fazla karşılaşacağız.
Tanım: IBMSocialMedia Youtube Kanalı
http://www.youtube.com/watch?v=sfEbMV295Kk
Tanımlardan, teknik tabirlerden uzak durarak örnekler ile gidelim. Hepsi ile alakalı tanıtıcı videoları da ekliyorum.
Öğrenen Termostat
Evimizdeki ısıtma ve soğutma sisteminin tek bir noktadan kontrol edildiği, internete bağlı ve tekrarlanan uygulamalar ile öğrenme yetisine sahip olan bir termostat ilk IOT örneğimiz. Nest termostat içindeki program sayesinde kullanım alışkanlıklarınızı öğreniyor. Ne zaman sıcak ne zaman soğuk, istediğinizi, yatma, kalkma, eve gelme ve evden ayrılma saatlerinizi takip ediyor. Bunlardan edindiği bilgiler ile alışkanlıklarınız öğreniyor, bir süre sonra buna göre müdahaleye gerek kalmadan ısı kontrolünü ele alıyor en önemli artılarından birisi de tasarruf etme mantığı ile minimum enerji harcama ile maksimum konforu sunabilmesi. Tabi ki istediğiniz anda akıllı telefonunuz ile uzaktan müdahale de etmek mümkün.
Akıllı Bisiklet Gidonları – Evet doğru duydunuz J – SmartGrips
Pek çok IOT haberi içinde bunu duymuş olma ihtimaliniz çok düşük. İndiegogo sitesinde bir proje olarak sunulan SmartGrips – bisikletinizi IOT ile donatıyor. Bisikletinizin gidon tutma yerlerine yerleştirdiğiniz kollar sayesinde, bisikletiniz internete ve dolayısıyla size bağlanıyor. Neler sağlıyor derseniz? Gerçekten ilginç özellikleri var. Artık bisikletinizin kaybolması çok daha zor, zira nereye bırakırsanız bırakın unutsanız dahi telefonunuzdaki uygulama sayesinde onu bulmanız çok kolay. Tabi ki çalınmaya karşı da önemli bir artı bu. Daha ilginç ve benim de ilgimi çeken özellik ile bisiklet kullanımınıza navigasyon özelliklerini katan titreşimli uyarılar. Telefonunuza girdiğiniz destinasyona göre akıllı kollar sizi titreşim ile yönlendiriyor, aynı bir navigasyon cihazının sol sağ demesi gibi titreşim ile döneceğiniz yeri size bildiren SmartGrips bu anlamda yeni bir dönemi başlatacak gibi görünüyor. Böylece yoldan hiç gözlerinize ayırmanıza gerek kalmıyor. Daha da fazlasını sunmak için projenin sağlayacağı desteği görmek isteyen tasarımcıların bir sonraki hedefi de cihazı bir acil durum kitine dönüştürmek örneğin eğer bisiklet ile bir kaza geçirirseniz cihaz bunu çarpma şiddeti, pozisyon vb. veriler ile anlayıp acil durum numaralarına veya daha önceden tanımlı telefonlara haber verebilecek konum bilgisi iletebilecek. İnanılmaz gibi görünüyor değil mi? Destek olmak ve üründen edinmek için proje sayfası:
Seyahatler sırasında kaybolan valizlerin ve sonrasında yaşanan çilenin hikayelerini hep duyarız. İşte Bluesmart bize IOT mantığında çok daha fazlasını sunuyor. Akıllı valiz diyebileceğimiz bu teknoloji valizi internete bağlıyor bu da pek çok imkan sağlıyor. Kısaca valizin ağırlığını ölçüp size bildiriyor, valizi telefondan kilitleme veya açma imkanı tanıyor, eğer valiz sizden (daha doğrusu telefonunuzdan) belli bir mesafe uzaklaşırsa kendini otomatik kilitliyor, içinde bulunan yüksek kapasiteli pili ile güçlü bir şarj istasyonu olarak size mobil cihazlarınızı şarj etme imkanı tanıyor ve son olarak valiziniz nereye giderse onu harita üzerinden takip edebiliyorsunuz.
Düşünüyorum da şu ilk valizden bu yana aslında uzun süredir pek de değişim olmuyordu Bluesmart ile bayağı bir ilerleme olacak gibi görünüyor. Daha fazla bilgi ve kampanya desteği için aşağıdaki linki kullanabilirsiniz.
Tabi ki yemek dünyasında da IOT uygulamaları var. Pek çok örnek içerisinden benim dikkatimi, yemek yapmaya da biraz ilgim olması ile farklı bir pişirme yöntemi sunan bir ürün çekti. Aslında “sous vide” bir pişirme yöntemi kısaca vakumda(vakum şart değil ısıya uygun bir torba da olabilir) ısıtma yöntemi ile suda pişirme denilebilir.
Ülkemizde alışılmış bir yöntem olmasa da bu pişirme şekli ile ısıya dayanıklı torbalarda uzun sürede su içinde ısıtılarak pişirilen gıda tüm yağı, suyu, baharatları vb. Hiç kaybetmeden piştiği için çok daha lezzetli oluyor bilgisi var tabi denemek lazım J
Bu noktada sunulan ürün bu pişirme şeklini akıllı bir şekilde yönetiyor, yaptığı pişirilecek ürüne göre tanımlanmış süreleri ölçmek ve canlı bir şekilde telefondaki uygulama ile size durumu bildirmek, size kalan istediğiniz yemeği seçip cihazın süreci tamamlamasını beklemek oluyor. Afiyet olsun…
Düşündüğüm zaman bir cüzdanı akıllı yapmak en “akıllıca” şey gibi geliyor, zira pek çok insan için onun çalınması veya içindekiler büyük önem taşıyor. İşte Aviador Tracker Cüzdan da içindeki teknoloji ile bize internet üzerinden ulaşılan ve çalınsa dahi izini sürme imkanı tanıyan bir IOT ürünü.
Yine bir proje temelli girişim olan akıllı yüzük çalışması da güzel bir IOT örneği, çok basit bir mantıkla işliyor ve bu anlamda taşınabilirlik anlamında rakipsiz. Bluetooth ile mobil cihazınıza bağlanan yüzük ekranı sayesinde tüm bildirimleri (e-mail, arayanlar, mesajlar vb. ) size ulaştırıyor. Dokunmatik ekranı ile bildirim ayrıntılarına da ulaşım imkanı tanıyor. Bu noktada ürünün yanınızda zaten telefon varken gerekliliği ile alakalı sorular da aklıma gelmiyor değil J ancak içine sığdırılan teknoloji ve özellikle giyilebilir teknoloji alanında başlangıç ürünlerinden birisi olarak ilginç bir ürün.
Uzun süredir iki ilgi alanımın kesişim noktası olan Sürücüsüz Otomobiller konusu hakkında yazılar okuyorum, IOT anlamında yola uzun süre önce başlayan bu teknoloji şu sıralarda gelişiminin son noktasına ulaştı. Özellikle CES 2015 organizasyonunda çokça gündeme gelen bu Sürücüsüz Otomobiller 2015’e damga vurmaya hazır gibiler. Aşağıdaki örneklerden bunu görebilirsiniz. Ancak bunlara geçmeden önce konsepte biraz değineyim.
Çoğumuzun haberlerde duymuş olacağı Google Sürücüsüz Otomobilleri bu anlamda en meşhur olanlar ve teknolojinin de temellerini atanlardan. Bu teknoloji interneti, gps altyapısını, araç içi ve dışı algılayıcıları ve radar teknolojisini kullanarak herhangi bir sürücü müdahalesine ihtiyaç duymadan ilerleyebilen ve sürücü kullanımındaki tüm hareketleri yapabilen otomobillere verilen isim. Konu hakkında özellikle Amerika’da tartışmalar halen devam etse de bu teknolojiyi ilerleyen yıllarda yaygın olarak göreceğiz. Tartışma neyle mi ilgili? Kısaca bilgi vereyim, örneğin bir sürücüsüz otomobil kaza yaparsa ne olacak, sahibi mi, yazılımı veya donanımı sağlayan taraf mı sorumlu olacak? İlginç değil mi? Bizi bekleyenler hakkında zihinlerimizi zorlayacak daha çok soru ile karşılaşacağımız kesin.
İşin erbabı ile başlayalım – Google
Aslında söyleyecek çok şey yok… Tek aklıma gelen ilerleyen örneklere göre Google otomobilinin çok farklı bir tasarımı sahip olduğu, bir otomobil olduğunu söylemek zor ama insanlara hissettirdikleri yüzlerinden anlaşılıyor 🙂
Kol Saati ile Araba Park Etmek mi dediniz? Evet J
BMW bir otomobil markası olarak prestij ve sportiflik ifade eden bir marka ve teknolojiyi de hep en önde takip eden bir imaja sahip. Sürücüsüz Otomobiller konusunda da çalışmalarına devam eden marka CES 2015 organizasyonunda ”İ“ ailesine mensup İ3 modeli ile kendi kendine park eden aracını tanıttı. Kendi kendine park yeni bir şey değil tabi ki ancak BMW İ3 de bu durum seri üretim bir araçta daha ilerilere taşınmış durumda akıllı saatiniz ile aracı kontrol edebiliyorsunuz ve Google otomobilindeki kadar olmasa da İ3 size sürücüsüz hareket algısının ilk örneğini yaşatmakta hiç zorlanmıyor. Ayrıca içinde bulunan yakınlaşma ve kaza önleme sistemleri sayesinde aşağıdaki videoda bir yere çarpmak için uğraşan bir sürücüyü bile durdurabiliyor.
Mercedes Sürücüsüz Sinema Salonu – Doğru Duydunuz
CES 2015 de sürücüsüz otomobil konusunu çok ileriye taşıyan bir marka da Mercedes’ti. F 015 Konsept modelini tanıtan Mercedes, sürcüsüz bir otomobilin bize neler sunacağını ve yolcukların ne hale gelebileceğini göstermekte çok başarılı. İstanbul gibi trafiği ile meşhur bir kentte yaşayan biri olarak bu günlerin çabucak gelmesini ve trafikteki sürenin evde geçen süreden farksız olmasını dört gözle bekliyorum.
Otomobil – tabi ne kadar hala bu şekilde hitap edebiliriz bilmiyorum – tamamen kendi kendine ilerleme ve sürücünün komutlarına göre adapte olma özelliğine sahip, ayrıca iç dizaynı dokunmatik ekranlar ile bir sinema salonunu andırıyor, iç mekan çok geniş ve artık karşılıklı oturmak da mümkün zaten yola bakmaya da gerek yok…
http://www.youtube.com/watch?v=GAz42C5Vvt8
Peki Ya Yarış Pistine Sürücüsüz Bir Otomobil Çıkarsa Ne Olur? AUDİ RS7
Audi’nin bu yarışta geride kalmayacağını da herkes tahmin etmiştir. Hem de sürücüsüz konsepte farklı bir alandan yaklaşıyor ve efsane yarışçı seri üretim araçlarından RS serisinin bir üyesini yarış pistinde sürücüsüz sürme cesaretini sergiliyor. Tam olarak yukarıdaki örnekler gibi olmasa da bu da sürücüsüz bir otomobilin muhtemel yeteneklerini görmek için güzel bir çalışma J tabi ki o hızlarda bir pistte insan etkisini olmadan bugün gidebilen bir otomobil günü geldiğinde yeterli yetileri geliştiğinde neler yapar düşünmek zor bir de insan hatasının işin içinde olmadığı ve insan fiziki dayanıklılığının olmadığı bir yarış otomobili ne yapar orası da tam bir macera olacaktır J
Pikes Peak Tırmanış Yarışlarında bir önceki yıl sergilenen sürücüsüz otomobil AUDİ TT şovu da izlemeye değer:
Aynı aracın CES 2015 organizasyonunda Audi RS7 son kullanıcıyı hedefleyen konsept modelini de aşağıdan görebilirsiniz, şehir içinde de test edilmiş örnekleri görülebiliyor.
Son olarak yine Audi’den kendi kendine park konusunda en iyi video: